Futbol topu peşinde koştuğu zamanlarda en güzelini yaparak peşinden milyonları sürükleyen “minik ilah”, “Maradona” her şeyini çişinden tahlil sonucu çıkan “efedrin” sonucunda yer aldığı 1994 Dünya Kupasını kendine yakışmayacak kötülükle kapatırken, ondan sonraki yıldızların önünü açıyordu.
Salgın hastalık gibi dünyayı eline geçirmiş “futbolun” bizde ucundan, kıyısından geçiyoruz. Futbolumuzu eline geçirmiş zümreden bir türlü kurtaramıyoruz kendimizi çünkü futbolu kurtaracak ellerimiz her daim, havada uçuşan içi boş kelimeleri alkışlayarak yakalayıp, gönül hanesinde saklamak peşinde.
Süleyman Seba sezonu (2014-2015) ile başlayan isim verme süreci;
Hasan Doğan (2015-2016)
Turgay Şeren (2016-2017)
İlhan Cavcav (2017-2018)
Lefter Küçükandonyadis (2018-2019) ile devam ederek yeni sezonda Cemil Usta (2019-2020) olarak belirlendi.
Dışardan bakıldığında tarihlerin yanına kondurulmuş isimlere kimsenin itirazı yok, saygısı sonsuz. İtiraz noktası sadece kendilerini kurtarmak adına bu güzel isimleri adeta bozuk para gibi harcayan zümre ve anlayışına.
Futbol rüzgarı bizi öyle bir yerlere sürüklüyorki malesef gerçekleri göremiyor ve göremediğimiz gerçekler üzerinden geleceği inşaa edemiyoruz. Bu geçici körlüğe verilmiş saygın isimler de ışık olamıyor.
1976-1977 sezonunda Şampiyon Kulüpler Kupası 2. Tur ilk maçında 62. Dakikada kazanılan penaltıyı Liverpool ağlarına gönderip 14 maç sonrası Liverpool’a ilk yenilgisini yaşatan, Rizespor’dan teklif edilen transfer teklifine renk ve arma aşkıyla “Ben Trabzonspor kaptanıyım. Başka bir kaptanın arkasından nasıl sahaya çıkarım” haykıran futbol emekçisi bir dev Cemil Usta’nın, o renk ve armanın adresi Trabzonspor yöneticilerinin vefasızlığına karşı ses çıkarmadı, 2000 yılında sağ tarafından felç geçirdi ve 15 Mart 2003’te evine giderken 52 yaşında yaşadığı kalp krizi sonucu hayata veda edip, bu vefasız dünyadan sessiz, sedasız göçüp gitti.
Kendine layık görülmüş “Dozer” lakabıyla çok sevdiği renklerin, armasının kendi üzerindeki vefasızlıktan eleştirilmesine karşı durdu sessizliğiyle.
Futbolun endüstriyel pasta payı içinde milyonları adeta kepçe ile yiyen efendilerin, futbolun ve sporun içini boşaltarak, biz futbolseverlerin futbol kafamızı duvarlara vura vura sorgulamamız gerekli bir noktada, gidişatı anlamamız gereğini göz önünde tutarak sözü Dozer Cemil Usta’dan, Spartaküs Metin Kurt’a getirmek gerekir.
Halit Kıvanç ustanın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabında anlattığı;
İzmir Atatürk Stadı'ndayız... daha kaç maç uğurunu deneyeceğimiz, pırıl pırıl yeni stadımızda... müzik dünyamızda, spor çevrelerimizden daha büyük ün kazanan Ali Kocatepe kardeşimle birlikte mikrofon başındayız. Ali Kocatepe gerçekten iyi bir spor spikeriydi. fakat nedense, kendisinden bu yolda yararlanmayı pek düşünmediler. çok ihmal ettiler Kocatepe'yi... o da küstü, bıraktı uğraşının bu yanını. belki de TRT'de "birileri"ne, Ali Kocatepe'nin müzik alanındaki aşamaları pek sevimli gelmemişti. öyledir, TRT'de "birileri" vardır. fazla yönlü, hele çalışkan, yetenekli kişiler, üstelik dışardan TRT'ye hizmet vermeye başladılar mı, bir de isim sahibi iseler, o "birileri" fena rahatsız olur. ayağına karpuz kabuğu koymak için var güçleriyle çalışırlar. Diye anlatmaya başladığı kadromuzda;
Yasin (GS) - Ekrem (GS), Muzaffer (GS), Özer (Göztepe), Zekeriya (BJK) - Ayfer (Altay), B. Mehmet (GS), Vedat (BJK) - Metin Kurt (GS), Cemil (İstanbulspor), Ender (Eintracht-Frankfurt) bulunduğu ve 1-0 galibiyetle taçlandırdığımız maçın sonrasında, Metin Kurt şu cümleyi kurar, her kelimesiyle nereye gidiyoruz sorusunu beynimize çaka çaka.
Metin Kurt O gün şöyle der;
“İzmir’de Polonya’yı 1-0 yendik. Bir çocuk otobüs camına vuruyordu“ Metin abi, Metin abi bana ayakkabını verir misin” diye…
Şimdi ben napayım derken, otobüs hareket etti. Camdan baktım çocuğun ayakları çıplak. Beni kahraman yapan çocuğun ayakkabısı yoktu. Ondan sonra düşünüp dedim ki! Abi biz ne iş yapıyoruz acaba? Biz bu işi yapıyoruz da kimin için yapıyoruz, kimin yararına yapıyoruz?
Evet! Saygıdeğer futbolseverler, kongre üyeleri, çakalların dans seremonisini alkışlayarak izleyenler gidişat ortada ve siz ne yapıyorsunuz? Kimin için yapıyorsunuz?
Yorumlarınız için;