Genk maçında sergilediği oyun anlayışı, sistemi ve pas trafiğiyle işte böyle oynamalı dediğimiz Beşiktaş, sınırdan içeri girdiği anda soluduğu havadan mı? İçtiği sudan mı? Yoksa bilinmeyen başka şeylerden mi? Kendi ruh halinde yaşadığı türbülanstan kişiliğini oturtamıyor.
Kalede, orta sahada ve forvette yaşanan sıkıntı gün gibi ortada.
Sivasspor'da 1984 doğumlu Robinho takımının galibiyetinde, oyunda kullandığı akılla galibiyetin önünü açarken, Beşiktaş'ta 1992 doğumlu Oğuzhan maalesef her geçen gün eriyor.
Bugünkü haliyle uzun zamandır git-gel yaşadığı taraftar ilişkisinde sona gelmiş ve maalesef defterini kapatmıştır.
Oğuzhan'ın bu duruma düşmesinde kusura bakmasın ama Şenol Güneş'in de suçu var.
Gözünün önünde tükenen futbolcunu inatla sahada tutmanın bir anlamı olmadığını anlamıştır.
Kaybedilen sadece puan değil lig de olmuştur. En azından bu görüntünün verdiği sinyal budur.
Bu akşam tribünlerin verdiği mesaj açık ve net belli sahadaki futbolcular, yönetim sabır taşırıyorsunuz.
Dikkat!
Yalnız, oyuncu tercihi ve sistem yanlışlığına rağmen cepteki kredisinden, peşin satan esnaf keyfiyetin de yiyen Şenol Güneş'te yakında tartışılmaya başlar.
Genk ve Sivasspor maçları aynı teknik kadro, aynı futbolcular, aynı arma, aynı forma.
Gece ve gündüz kadar aradaki FARK'ın sebebini açıklasınlar.
Başta Şenol Güneş sonra futbolcular ve en sonunda da bu eserin gerçek sahibi yönetim.
Sportif başarı demek artık maddi anlamda da başarı demek.
Bu sezon da şampiyonluk kaçarsa maddi kaybın yaratacağı kaos, sahadaki futbolunda önüne geçer.
Unutmayın! tüm yaşananların ardından kimse hesap sormazsa bile taraftar sorar.
FEDA ile başlayan zorlu süreçte hep elele vermiş, birlik içinde olmuş, zaferler kazanmış, herkesin hayranlıkla izlediği takım olmuş Beşiktaş'a bu FARK yakışmıyor.
Güzel, güneşli günler adına taşın altına el koyulacaksa o el tüm Beşiktaşlıların kenetlenmiş, yumruk olmuş eli olmalıdır.
Yaparsanız Beşiktaş kazanır, yapmazsanız kaybeden yine Beşiktaş olur.
Yorumlarınız için
[email protected]