İki sezondur tüm emeğini koyması gerekli son final niteliğindeki maçta hiç bir şey yapamayan Beşiktaş, düşen oyun etkisi ve anlayışıyla Trabzonspor önünde maç başlamadan zaten ümit vermiyordu ve sonuç bizi şaşırtmadı.
İki maç ve iki maçta tercih edilen onbir ve oyun anlayışı, Beşiktaş'ın geziyor âlemi ruh halinin yansımasıydı, Şenol Güneş'in surat ifadesinden ekranlara sergilenen.
Takımı gol atan bir teknik adam en azından gülümser ama kenarda Şenol Güneş'in ifadesine bakınca sanki sahada takım dördüncü golü ağlarında görmüş gibi.
Tabii! Şenol Güneş'in ifadesini ayrıca irdelemeli.
Neden?
Niçin?
Nasıl?
Bunun cevabı Şenol Güneş'ten önce yönetime düşer. Çünkü son şampiyonluğun ardından her geçen gün eriyen kar gibi yok olan takım, bu yönetimin eseri.
Başarıda çıkıp övgüleri alıp, ekranlara gülmek gibi başarısızlıkta da ortaya çıkıp sonucun sebenleri, hatalar anlatılmalı.
Sezon Beşiktaş ve Şenol Güneş adına çoktan bitmiştir.
Hadi! Şenol Güneş yoluna daha kafa sakinliğiyle milli takımda devam edecek te, Beşiktaş ne yapacak?
Takımın hâli ortada, yaş ortalaması, paraların alınmama dedikodusu...
Şimdi yeni bir teknik adam, yeni transferler, yeni bir gelecek dizayn etme. Bunların maddi ve manevi getireceği olası olumsuz hava ve tabii ki artacak mali yük.
Ülke puan sıralaması, takımların Avrupa karnesi her yeni sezon öncesi Avrupa mücadelesi için o mücadelenin içinde var olabilmek adına şartları zorlaştırıyorken, iş çok ama çok zor.
Beşiktaş artık sıradan bir dernek, bir kulüp değil. Bu ülkedeki birçok şirketten daha büyük bir şirket.
Giderler, gelirler...
Ne olacak?
Şöyle bir arkaya bakınca bile bile yapılan hatalar olmasa bu takım iki sezon daha şampiyondu ve bu sezon dördüncü üst üstte şampiyonluğunu kutluyor, Şampiyonlar Ligi'ne adeta abone olmanın, yaratılan maddi kaynağın keyfini sürüyordu.
Şimdi ise gidişatın sonu ne olacak? Diye düşünüyor.
Futbol, endüstriyel bir gerçek ve Beşiktaş bu gerçeğe uygun adımları son iki sezondur atamıyor.
Adım atamayınca da tökezliyor.
Endüstriyel gerçeklikte, futbolun sadece sahada oynanmamasıda var.
Beşiktaş gelecek adına adımlarını sadece saha içi değil, saha dışı içinde atmalı.
Bu alanlarda da yapılanmalı, teşkilatlanmalı
Bu akşam(18 Mayıs Cumartesi) için söylenecek söz son haftalarda yukarı ivme kazanan Trabzonspor'u tebrik etmeli, Yusuf'un golüne şapka çıkarmalı, kurtardıkllarının dışında Karius'u ayrı mercek altına yatırmalı. Fabri neden gitti? Gitmeseymiydi? Analizini yapmalı. Kale gibi önemli mevkiinde büyük travma yaşamış kalecinin rehabilete adresi Beşiktaş'mı olmalıydı tartışmalı. Alınan o kadar stopere rağmen dikiş tutmayan defans, orta saha verimsizliği, forvetin geç kendine gelmesi tartışılacak konulardan.
Tabii birde gitti, gidiyor, gidecek tartışmalarında bırakılan teknik adam mevzuuda ayrı.
Bu takımın psikolojik desteği veriliyor mu? Veriliyorsa ortadaki olumsuzluğun yetersizliği...
Şimdi artık geçmişin dersini iyi çıkarıp, geleceğe bakma vaktidir.
İki sezondur, başarısızlığın sebebleri belli, çözümlerde belli.
Yeter ki! Geleceği hep birlikte kurtarma isteğine tüm camia olarak sahip olalım.
Beşiktaş adına artık zaman kaybetme lüksü kalmamıştır.
Beşiktaş kendine zarar veren tüm etkenleri bünyeden atmalıdır.
Yeni sezon öncesi bir rehabiliteye ihtiyaç var çünkü bu ruh halinin üzerine yeni yapılacak bina çokta sağlam olmaz.
Yorumlarınız için
[email protected]