Sinema meraklıları bu filmdeki unutulmaz replikleri çok iyi hatırlayacaklardır. Bu repliklerden;
“Şimdi ne yapmam gerektiğini biliyorum, nefes almaya devam edeceğim. Çünkü yarın güneş yine doğacak, zamanın ne getireceğini kim bilebilir ki?” hepimizin hafızasında yer etmiştir.
Futbolumuza verdiğimiz milli ara sonrası tekrar ligimize merhaba diyeceğiz. Bu merhabanın ardında, bu aranın takımlarımız tarafından nasıl değerlendirildiğini futbol aklımızla, futbolun hakkaniyet terazisinde tartacağız. Aklımızda öncelikli olarak hemen hemen tüm teknik adamların mikrofonlardan bize söylediği basma kalıp tek cümle vardı “bu arayı en iyi şekilde değerlendireceğiz”
Milli ara değerlendirmesini haftasonuna bırakıp, verilen aranın asıl merkezine milli takıma dönersek, Andorra ve Moldova’ya karşı iki galibiyet ve toplamda altın değerinde altı puan görüp, kendimizi sakın kızgın kumlardan serin sulara bırakma hissine kaptırmayalım.
Özellikle Andorra maçı ve sonrasındaki dört gollü Moldova maçına baktığımızda bizim kulüp ve milli maçlar genelinde hayatı önem taşıyan maçlara psikolojik olarak hazırlanamadığımız görülüyor.
Bu hazırlıksız hem teknik heyet, hem de saha içinde rahatlıkla görünüyor.
Milli takım Fransa maçına hazırlandığı gibi maalesef bu iki maça hazırlanamadı. Bunun sebebleri nelerdir araştırılmalı. Her zaman yazıyorum ve yazmaya devam edeceğim, bizim kulüp takımları ve milli takımımızı teknik heyet ve futbolcular olmak üzere maçlara hazırlayan alanında profesyonel psikolojik destek heyeti var mı?
Eğer var ise belli ki! Görevlerini tam yapamıyorlar. Sorumuzun cevabı yok ise o zaman durum daha da vahim.
Futbolda artık işleri ahbap, çavuş ilişkisiyle değil daha profesyonel yönetmeliyiz. Her şeye tıpkı filmdeki replikte olduğu gibi hazırlanmalıyız. Biliyoruz ki! Yarın güneş yine doğacak ve zaman bizlere neler getirir bilinmez ama biz her getiriye hazır halde bulunmalıyız. Her durum için A, B, C planlarımız olmalı.
Gelip, geçici başarılar değil kalıcı başarılar adına bu mutlak gerekli gerçektir.